“MEB Dijital Platformlarında Erişilebilirlik” başlıklı 97. Aylık Online Değerlendirme Toplantısı, 25 Kasım 2025 tarihinde Google Meet üzerinde düzenlendi. Toplantı Gökhan Çapanoğlu moderatörlüğünde gerçekleştirildi.
Toplantı, Gökhan Çapanoğlu’nun Millî Eğitim Bakanlığına ait başta OBA olmak üzere diğer dijital uygulamaların erişilebilirliği konusunun görüşülmesi amacıyla açıldı. Yapılan değerlendirmelerde, Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan eğitim paketlerinde yer alan çoktan seçmeli soruların ve eşleştirme gerektiren soru türlerinin erişilebilir olmadığı belirtildi. Bu erişilebilirlik sorunlarının giderilmesi amacıyla Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü ile gerekli çalışmaların yapılmasının planlandığı ifade edildi.
Toplantının devamında Gökhan Çapanoğlu, katılımcılara “Dijital erişilebilirlik nedir?” sorusunu yöneltti.
Söz alan bir katılımcı, erişilebilirliği; engelli ya da engelsiz tüm bireylerin dijital platformlarda yer alan bilgi ve verilere eşit şekilde erişebilmesi olarak tanımladı.
Bir diğer katılımcı ise ABD ve Kanada gibi ülkelerde, erişilebilirliğe ilişkin yasal düzenlemeler doğrultusunda yazılım geliştiren şirketlerin kendi sistemlerine uygun erişilebilirlik çalışmaları yürüttüklerini, bu süreçlerde engelli bireylerin görüşlerinin de alındığını ifade etti.
Toplantıda ayrıca erişilebilirliğe ilişkin tüm bu kriterlerin bütününün “dijital erişilebilirlik” olarak adlandırıldığı belirtildi. Dijital erişilebilirliğin yalnızca ekran okuyucu gibi yardımcı teknolojilerle sınırlı olmadığı, bir ürünün ya da dijital cihazın kullanım deneyiminin tamamının herkes için erişilebilir olmasını kapsadığı vurgulandı. Bu kapsamda, dijital cihazların yalnızca düğmeleri değil, bu düğmelerde yer alan Braille yazılar, cihazın kendi bünyesinde bulunan ekran okuyucular ve benzeri tüm erişilebilirlik özelliklerinin değerlendirilmesi gerektiği ifade edildi. Web ortamında dijital erişilebilirliğe ilişkin standartların ise WCAG (Web Content Accessibility Guidelines – Web İçeriği Erişilebilirlik Kılavuzu) kapsamında ele alındığı belirtildi. Aynı katılımcı, Apple ve Android gibi dijital platformların WCAG standartlarını temel alarak bu kriterleri kendi platformlarına uyarladıklarını ifade etti. Bununla birlikte Yazılım bölümünün ikiye ayrıldığını belirtti. Bunların Berkent ve Pronet olarak adlandırıldığını ifade etti. Bu kavramların sıklıkla birbirine karıştırıldığını, bu nedenle yazılımcıların erişilebilirlik sürecini doğru şekilde yönetemediklerini ifade etti. Erişilebilirliğin yalnızca arayüzde yapılması gereken iyileştirmelerle sağlanabileceğini belirtti. Bu iyileştirmelerin üç başlık altında ele alındığını; masaüstü arayüz geliştirme, mobil arayüz geliştirme ve web arayüzü geliştirme olduğunu söyledi.
Bunun üzerine: Gökhan Çapanoğlu, web arayüzlerinin erişilebilirlik kriterlerine uygun şekilde, baştan sona yeniden oluşturulmasından ziyade tasarım aşamasında erişilebilir olarak dizayn edilmesi gerektiğini belirtti. Geçmişte bazı beyaz eşya markalarının Braille yazı gibi yöntemlerle erişilebilirliği artırmaya çalıştığını; ancak bu uygulamaların her ürün için geçerli olmadığını, firmaların mevcut taslak ve standartlara bağlı kaldıklarını ifade etti. Web arayüzlerinde ise bağlantı ve görsellerin arayüzde yer almasının önemli olduğunu, engelli ve engelsiz kullanıcıların aynı anda kullanım sağlayabildiğini vurguladı. Bu unsurların ekran okuyucular tarafından algılanabilmesi için doğru biçimde etiketlenmesi gerektiğini söyledi. Son olarak, ekran okuyucuların web ve mobil teknolojileri neden yeterince takip edemediği sorusunu gündeme getirdi.
İlgili sorunun ardından söz alan bir katılımcı, ekran okuyucuların bu konularda geri planda kalmadığını ancak tüm dijital platformların veri temelli çalıştığını ifade etti. Açıklamasında, herhangi bir internet sitesinde ad, soyad veya e-posta gibi bilgilerin talep edildiği durumlarda, ilgili yazı alanlarının doğru şekilde tanımlanmaması hâlinde kullanıcıların bu alanlara istenen bilgileri giremeyeceğini belirtti. Yalnızca görsel bir etiket bulunmasının yeterli olmadığı, bu bilginin veri olarak da tanımlanması gerektiği vurgulandı. Bu kapsamda, ekran okuyucuların yetersizliğinden ziyade ekran okuyucuların ihtiyaç duyduğu verilerin sisteme girilmemiş olmasının bir erişilebilirlik problemi yarattığı ifade edildi. Ayrıca bazı ekran okuyucuların yapay zekâ destekli çözümlerle belirli erişilebilirlik sorunlarını gidermeye başladığı ancak hâlen bazı alanlarda yetersiz kaldıkları da belirtildi.
Tekrar söz alan Gökhan Çapanoğlu, katılımcılara bu dijital erişebilirlik problemini ortadan kaldırmak için EGED’den beklentilerini sordu.
Katılımcılardan biri söz alarak, kamuda çalışan personelin görme engelli bireylerin kullandıkları ekran okuyucu programlara ilişkin eğitimler almasının faydalı olacağını ifade etti.
Bir diğer katılımcı ise EGED’in görme engelli öğretmenlere yönelik gerçekleştirdiği çalışmaları örnek göstererek çeşitli Twitter etkinlikleri ile YouTube üzerinden öğretmenlik mesleğine yönelik hazırlanan videolardan bahsetti. Bu tür çalışmaların sürdürülmesi yönündeki talebini dile getirdi. Ayrıca, karşılaşılabilecek sorunların değerlendirilmesi amacıyla belirli aralıklarla toplantılar yapılmasının gerekli olduğunu belirtti. Katılımcı, bununla birlikte görme engelli öğretmenlere yönelik bilgisayar kursları ve benzeri eğitim programlarının da etkili ve faydalı olacağını ifade etti. Aynı katılımcı, görme engelli öğretmenlerin birçok sorunla karşı karşıya olduğunu ancak bu sorunların gerek talep edilmesi ve dile getirilmesi gerekse çözüm süreçlerinde katılımcı sayısının yetersiz kaldığını ifade etti.
Bunun üzerine Gökhan Çapanoğlu söz alarak katılımcının görüşlerini onayladı ve EGED’in tüzüğünde görme engelli öğretmenleri temel alan bir dernek yapısının yer aldığını belirtti. Buna rağmen görme engelli öğretmenlerin yaşadıkları sorunları yeterince gündeme getirememeleri ve çözüm üretilememesi nedeniyle bir hayal kırıklığı yaşandığını dile getirdi.
Söz alan bir başka katılımcı ise EGED tarafından görme engelli öğretmenlere yönelik çeşitli podcast çalışmalarının yürütüldüğünü, çeşitli zümre toplantıları yapıldığını, odak grup görüşmelerinin gerçekleştirildiğini ifade etti. Söz konusu toplantılarda çok sayıda sorunun dile getirildiğini ancak bu sorunların ilgili mercilere iletilmesi ve çözüm üretilmesi aşamalarında katılımcı sayısının yetersiz kaldığını belirtti. Ayrıca görme engelli öğretmenlere yönelik çalışmaların devam ettiğini, 24 Kasım Öğretmenler Günü kapsamında görme engelli öğretmenlerin sorunlarını konu alan kısa videolar çekildiğini ve bu çalışmalara ilişkin olumlu ve etkili geri dönüşler alındığını ifade etti.
Yeniden söz alan Gökhan Çapanoğlu, bu tür çalışmaların son derece kıymetli olduğunu ifade ederek EGED’den dijital alanda ne tür beklentilerin bulunduğunu sordu.
Bunun üzerine söz alan bir katılımcı, EGED’in dijital alanda yürüttüğü zümre toplantıları ve odak grup görüşmelerinin devam etmesi gerektiğini belirtti.
Söz alan bir diğer katılımcı, Engelliler Kanunu kapsamında çeşitli gelişmeler yaşandığını, 2025 yılı Haziran ayı itibariyle erişilebilirliğin kanunen güvence altına alındığını ifade etti. “EGED ne yapabilir?” sorusuna cevaben; EGED’in Millî Eğitim Bakanlığı ile iletişim kurarak hem öğretmen branşlarından hem de bilişim alanında erişilebilirlik konusunda genel müdürlüklerde görevlendirilmiş kişilerden danışmanlık verebileceğini belirtti. Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığı dışında Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) aracılığıyla tüm kurumların erişilebilirlik geliştirme süreçlerine yönelik çalışmalar yürütülebileceğini dile getirdi. Aynı katılımcı, EGED’in mevcut web sitesinde ya da kurulacak yeni bir platformda görme engelli öğretmenlerin faydalanabileceği; Word, Excel ve bilgisayar kullanımına yönelik sesli ve yazılı eğitim materyallerinin yer alabileceği bir çalışma yapılabileceğini, ayrıca soru-cevap bölümünün de eklenmesinin yararlı olacağını ifade etti. Bu tür bir platformun önemli bir ihtiyacı karşılayacağını belirtti.
Başka bir katılımcı ise X platformu üzerinden yürütülecek çalışmaların etkili olabileceğini, öğretmenlere ulaşmak amacıyla Google Formlar aracılığıyla veri toplanabileceğini ifade etti.
Söz alan Gökhan Çapanoğlu, gündemin bir sonraki konu başlığına geçerek Millî Eğitim Bakanlığı tarafından kullanıma sunulan eğitim platformları hakkında değerlendirmelerde bulundu. Bu kapsamda EBA, ÖBA ve e-Okul platformlarını örnek göstererek söz konusu dijital ortamlarda çeşitli erişilebilirlik sorunlarının mevcut olduğunu ifade etti. Gökhan Çapanoğlu, Cumhurbaşkanlığı İnsan Kaynakları Ofisi tarafından Millî Eğitim Bakanlığı altyapısı kullanılarak hazırlanan uzaktan eğitim programlarına erişimde kişisel olarak sorunlar yaşadığını belirtti. Ayrıca HEMBA adlı platforma da değinen Gökhan Çapanoğlu, öğretmenlerin bu platforma e-Devlet üzerinden giriş yapabildiğini, eğitim başvurularında bulunabildiğini ve eğitimlerin tamamlanmasının ardından sertifika alabildiğini ifade etti. Ancak HEMBA platformunda da ÖBA’ya benzer şekilde erişilebilirlik sorunlarının bulunduğunu belirterek söz konusu sorunların giderilmesine yönelik çalışmalar yürüttüğünü dile getirdi. Gökhan Çapanoğlu, katılımcılara en sık kullandıkları dijital platformları ve bu platformlarda karşılaştıkları erişilebilirlik sorunlarını sordu.
Bu soru üzerine söz alan bir katılımcı, e-Yoklama sistemini kullandığını, sınıf içinde alınan yoklamalarda sistemin kendisine önemli ölçüde kolaylık sağladığını ifade etti. Aynı katılımcı, diğer erişilebilirlik çalışmalarına kıyasla dijital erişilebilirliğin daha hızlı ilerlediğini, bu durumun özellikle bağımsızlık açısından büyük önem taşıdığını vurguladı.
Bunun üzerine Gökhan Çapanoğlu, dijital okuryazarlığın görme engelli bireyler için kritik bir gereklilik olduğunu belirtti. Ayrıca Millî Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan, dijital becerilerin geliştirilmesine yönelik 10 modüllük eğitim programının, erişilebilirlik sorunları bulunmaması hâlinde son derece faydalı olacağını ifade etti. Söz konusu eğitimlerin erişilebilir hâle getirilmesi için çalışmalar yürüteceğini belirtti.
Daha sonra söz alan başka bir katılımcı, e-Yoklama sisteminde yaşadığı bir sorunu dile getirdi. Yoklamanın alınıp alınmadığı konusunda tereddüt yaşadığını, bu nedenle yoklama sırasında sistemin sesli bir geri bildirim vermesinin gerekli olduğunu belirterek bu konuda çalışma yapılmasını talep etti. Aynı katılımcı, MEBİN adlı uygulamadan da bahsederek uygulama içerisinde yer alan çeşitli etkinliklerde erişilebilirlik sorunları bulunduğunu ifade etti. Ayrıca e-Okul sisteminin yoklama bölümünde ciddi problemler yaşandığını belirterek bu alanlarda iyileştirme yapılması gerektiğini vurguladı.
Söz alan bir diğer katılımcı, Türkçe öğretmeni olduğunu belirterek mobil cihazlar üzerinden e-Okul sistemine not girişi yaparken ciddi zorluklar yaşadığını ifade etti.
Bu değerlendirme üzerine söz alan Gökhan Çapanoğlu, Millî Eğitim Bakanlığının dijital yapısının üç ana birimden oluştuğunu belirtti. Buna göre; Birinci birimin Yenilik ve Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü (YEĞİTEK) olduğunu, bu birimin EBA ve EBA’nın genel sayfası gibi eğitim platformlarının hazırlanmasından ve içeriklerinin oluşturulmasından sorumlu olduğunu ifade etti. İkinci birimin Bilişim Hizmetleri Genel Müdürlüğü olduğunu belirten Gökhan Çapanoğlu, bu birimin Millî Eğitim Bakanlığının tüm bilişim altyapısını yönettiğini; e-Okul, MEBBİS gibi sistemlerin işleyişi ile bu platformların genel arayüz ve teknik yapılarının bu birim tarafından düzenlendiğini dile getirdi. Üçüncü birimin ise Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen Akademisi Başkanlığı bünyesinde yer alan Dijital İçerikler Daire Başkanlığı olduğunu ifade eden Gökhan Çapanoğlu, bu birimin öğretmenlere yönelik dijital içeriklerin hazırlanmasından sorumlu olduğunu, YEĞİTEK’in ise daha çok öğrencilere yönelik içerikler ürettiğini belirtti. Bu çerçevede, e-Okul sistemiyle ilgili yaşanan teknik ve erişilebilirlik sorunlarının çözümü için Bilişim Hizmetleri Genel Müdürlüğüne başvurulması gerektiğini vurguladı.
Söz alan bir katılımcı, EBA platformunda yer alan QR kodlarda sorun yaşadığını ifade etti. Aynı katılımcı, akıllı tahtaya indirilen PDF formatındaki ders kitaplarında bulunan QR kodlara da erişemediğini ve bu kodları tıklayamadığını belirtti. Ayrıca, diğer katılımcılara benzer şekilde e-Okul sisteminde yoklama alınması ve ders notlarının girilmesi aşamalarında çeşitli sorunlar yaşadığını dile getirdi.
Söz alan başka bir katılımcı, EBA uygulamasında lise öğretmenleri için hazırlanan E-Akademi içeriğinin hiçbir şekilde erişilebilir olmadığını belirtti. Bir diğer katılımcı ise ÖBA’da yer alan sınavlarda bulunan eşleştirme ve çoktan seçmeli soru türlerinin erişilebilir olmadığını ifade etti.
Bu paylaşımlar üzerine Gökhan Çapanoğlu, söz konusu problemlerin hem dernek adına hem de bireysel başvurular yoluyla Millî Eğitim Bakanlığına iletilmesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığının kendi bünyesinde yer alan bazı internet sitelerinin dahi erişilebilirlik açısından ciddi eksiklikler barındırdığını ifade etti.
Söz alan bir başka katılımcı, dernek kanalıyla yapılacak başvuruların çok daha etkili olacağını, bununla birlikte uygulama geliştiricilere erişilebilirlik konusunda danışmanlık verilebileceğini dile getirdi.
Gökhan Çapanoğlu, son soru olarak katılımcılara diğer dijital içeriklerle ilgili görüşlerini sordu.
Söz alan bir katılımcı, dijitalleşmenin hayatı hem kolaylaştırdığını hem de zorlaştırdığını, erişilebilir olmayan dijital içeriklerin özellikle görme engelli bireyler açısından ciddi zorluklar oluşturduğunu belirtti.
Gökhan Çapanoğlu, toplantının değerlendirme ve gündem maddesine geçerek katılımcıların görüşlerini aldı.
Bu kapsamda söz alan bir katılımcı, okullarda eğitim gören kaynaştırma öğrencilerinin yeni müfredat kapsamında çeşitli sorunlar yaşadığını ifade ederek EGED’in bu alanda da çalışma yapmasını talep etti.
Bir başka katılımcı ise dile getirilen sorunların çözümüne yönelik olarak EGED’in eylem planının ne olacağı sorusunu yöneltti.
Bunun üzerine Gökhan Çapanoğlu, Millî Eğitim Bakanlığı nezdinde gerekli girişimlerin artırılacağını, tüm toplantı tutanaklarının analiz edilerek hangi problemlerin çözüldüğünün ve hangi problemlerin halen devam ettiğinin tespit edileceğini, bu doğrultuda çalışmalar yürütüleceğini belirtti. Ayrıca, Millî Eğitim Bakanlığına raporlar sunulacağını ifade etti. Gökhan Çapanoğlu, daha önce Millî Eğitim Bakanlığına yaklaşık 21 sayfa ve 30 başlıktan oluşan bir sorunlar ve çözüm önerileri raporunun sunulduğunu, bu raporun evrak kaydına alındığını ve sürecin sonucunun beklendiğini belirtti. Son olarak, yaşanan problemlerin mutlaka EGED’e bildirilmesi gerektiğini vurguladı.
Söz alan bir diğer katılımcı ise EGED tarafından bir erişilebilirlik kriter seti oluşturularak ilgili birimlere sunulmasının faydalı olacağını ifade etti.
Toplantı bu görüşlerin paylaşılmasıyla sona erdi.
Siz de aylık online değerlendirme toplantılarımızda konuşulmasını istediğiniz bir konuda gündem önerisinde bulunmak için, gündem öneri formunu kullanabilirsiniz